Peygamberler şehri : Şanlıurfa

Gezi ,     07. 04. 2017

Merhabalar,
Kaç gündür bugün yazacağım artık diye diye kaç hafta oldu bilmiyorum. Şanlı şehir Urfa'da geçirdiğim zamandan bahsetmek istiyorum biraz. Nerden başlasam bilemiyorum. Nemrut'tan çıkıp çok güzel yerler geçerek Kahta üstünden Urfaya geldik. Hilton Garden hill olan otele yerleşmek biraz zaman aldı odalar normal olması gereken saatte boşaltılmamış olduğundan bekleyin dediler bizde beklemek yerine yakında olan Balıklı göle gittik. Zaten çok merkezi bir yerde. Çok kalabalıktı birde sıcak . 

Balık yemi satan insanlar var küçük tabak gibi şeylerin içine koymuşlar 1tl ye satıolar. Yemi atarken dua etmek gerekiyormuş biz bilmeden attık. Ama Allah sonuçta içlerimizi biliyor.  10 yaşlarında bir çocuk hemen yanınıza gelir 'Hocam buranın hikayesini anlatmamı ister misiniz ? ' . Normalde bu tarz şeylerden hoşlanmam. Hadi anlat dedim her yerine götürdü her kısmın hikayesini anlattı. Pek heyecanlı olması ayrıca hoşuma gitti. Turist rehberi yada doktor olmak istiyormuş. İnşallah istediğini olabilir. 

İbrahim peygamberin doğduğu mağaraya götürdü. Genel olarak Urfada karşılaştığım koku sorunuyla ilk burda karşılaştım. İçerisi çok dar kadınlar namaz kılmaya çalışıyor ama eğilmek için bile dar bir alan gelin görün ki soğan ve ciğer kokan şehir böyle dar yerlerde her ne kadar dini bile olsa katlanması zor hale geliyor. Soğan, ter, ayak, nefes kokusu birbirine karışmış nasıl dua okuduğumu inan hatırlamıyorum. 



Biliyorum bunları okuyan bazı kişiler bana sinirlenecek ama bu benim görüşüm ve burası benim özgürlük alanım. Böyle dini yerlerin daha temiz ve daha ferah olması gerektiğini düşünüyorum. Sadece biz değil dünyadan Bir sürü insan geliyor. Biz yine anlayabiliriz fakat bi yabancıya bunu anlatamazsınız.

Daha sonra Ayn Zeliha gölüne götürdü bizi genç arkadaş. Hikayelerini anlatmıyorum çünkü belki araştırmak belki de ordaki ufaklıkların okul harçlığı çıkarmasına sebep olur.

Ayn Zeliha ağaçların arasından güneşle birlikte parlıyor. Etrafında bi kafe var isteyenler orda biraz serinleyebiliyor. Balıklı gölü gezip bitirince genç harçlığını alıp gitti. Gölün sonunda bir pazar var hediyelikler pul biberler, isotlar,  kurutulmuş sebzeler, rengarenk kumaşlar.

Hemen gölün etrafında Urfa kalesi ve mancınıkların ayakları var . Rivayete göre İbrahim Peygamberi ordan gerip atmışlar. Bir kaç merdiven tırmandıktan sonra cüzzi bi meblağ ödeyip kaleye çıkıyorsunuz ama siz erken çıkın bizim vaktimiz kalmadığından dağın içinden geçilen geçidi göremedik. Daha doğrusu saat 6 da kapanıyormuş bizimde 15 dakikamız vardı.



Tüm Urfayı , Balıklı gölü , evleri ayağınıza sermiş gibi. Balıklı göl sanki Central Park gibi ortada ve yemyeşil etrafı geri kalan yerler sarı bir kuraklık.
Size Urfa'da asla, katiyen, kesinlikle yapmamanız gereken bir şey söyleyeceğim şimdi : Umumi tuvaletlere girmeyin. Her yer WC dolu ama benim hayatımdan silinmeyecek yaralar açtı. Eyüp peygamberin çilehanesine gittik. Orada fotoğraf çekmedim. İçerisi çok dar, bol kokulu ve namaz kılınmaz anonslarına rağmen namaz kılmaya çalışan kadınlarla doluydu. Allah herkese Eyüp peygamber sabrı versin inş. Bugün çağımızda en gerekli olan şey sabır. Orada çok sıkıştım ve burdan da Göbekli tepeye gideceğiz yol da uzun gir bir şey olmaz dediler. Aklıma geldikçe insanlığımdan soğuyorum. Zaten içeri girer girmez ağır, berbat bir koku var. Hadi burnumu tuttum mecburum çünkü. Bir kadın olarak nasıl tuvaletini yapıp suya basmadan gidebiliyorlar gerçekten anlamıyorum. İş rengarenk giyinip makyajla bitmiyor. Namaz kılınmaz yerlerde çekil çekil deyip yere kapanmakta da değil. Her neyse ne kadar burnunu kapatsanda koku doluyor içine görüntü de üstüne kusa kusa içerden çıktım. Ha bide bu pis duruma rağmen birde sizden  1 Tl temizlik parası alıyorlar. Size tavsiyem KESİNLİKLE girmeyin. 

Daha sonra ben yolda hala kusa kusa göbekli tepeye gittik. Şanlı Urfa’ya 15 km uzaklıkta olan bu arkeolojik site üzerinde yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan sonuç çok şaşırtıcı, Göbeklitepe günümüzden tam 12.000 yıl önce inşa edilmiş. Çok güzel anıtlar yine müze özelliği var 10 tl falandı yanlış hatırlamıyorsam giriş ücreti. Gel gelelim anıtların bulunduğu alanın üstü saçma sapan kapatılmış. Biz bi dolandık anıtlar nerde ya diye baktık. Sonra farkettikti üstü kapalı yer de . Böyle güzel anıtlar ancak bu kadar çirkin korunabilirdi. 

Daha detaylı bilgiyi http://xn--gbeklitepe-ecb.com/ sitesinden edinebilirsiniz.


Fotoğraflardan da anlaşılacağı yapı kazı halinde fakat koruma şekilleri tüm yapıyı kapatmış ve ne tarihe ne arkeolojiye yakışmış.
Size tavsiyem Urfada bol bol yeyin. Tabi günün sonu tuvalette bitebilir acıya ve baharata alışık değilseniz. Ciğerci sevgiye gidin harika ciğeri var.


Yarım ciğer yarım et yapın. Bol acılı yanında kocaman bir ayran ve çeşit çeşit ikramlıklar. Et yumuşacık. lezzetleri hala damağımda. Ama Gülhan diye bir lokanta var ne yapın edin orda lahmacun yiyin. Hayatımda yediğim en lezzetli lahmacundu. Lahmacun ddiysek öyle küçük falan değil 1 tane lahmacunla bir kişi rahat doyar kocaman yanında yarma aşları salatalar soğanlar çeşit çeşit ikramlar. Fiyatı da şaka gibi 5 tl. Mutlaka lahmacun yemeden dönmeyin.

Birde bazı lokantalarda mırra geleneği var. Yemekten sonra bir garson elinde fincanlar cezveyle geliyor. size anlatıyor sindirime iyi gelir, soğan kokusunu alır, mideyi rahatlatır. E iyi ver içelim işte fincanı elinize aldıktan sonra o koyuyor siz içiyorsunuz. Pes edince yada fincanı elinizden bırakınca bahşiş vermeniz gerekiyormuş. Eskiden ağalar fincanı elinden bırakırsa ikram eden bekarsa evlendirecek , evliyse bakımını üstlenecekmiş. Tabi bu biraz bahşiş almak için sizi zorlayıcı bi yöntem günümüz uyarlaması. Çünkü bir kişinin vermesini yeterli bulmadı zira herkesten ayrı ayrı bahşiş istedi o yüzden lokantanın adını yazmadım.  

En sonda yemeğin üstüne Miroğlunda dondurmalı billuriyeyle noktayı koyun. Bol maceralı eğlenceli hüzünlü mutlu aç bir Urfa gezisini böyle sonlandırdık.

Malatyaya dönerkenden Atatürk Barajını tepeden gören bir yer var orda bir Türk kahvesi için temiz havayı içinize çekin. Bol eğlenceler. 

Ben Kimim
Duygu

Merhaba Ben Duygu. Şu aralar minik tıkırtısını büyüten bir Fransızca öğretmeniyim. 

SOSYAL MEDYA